Pamiye ( şamarot ) Tüglü Palmiye - Bursa & Yeşil Vadi Botanik Peyzaj |
Pamiye ( şamarot ) Tüglü Palmiye
PALMİYELER HAKKINDA KISA BİLGİ
Palmiyeler bilhassa tropik ve subtropik bölgelerde yaygın olarak bulunan bir bitki türüdür. Arakasea (Arecaceae) ailesinden ağaçsı gövdeye sahip tek çenekli (monokotilodon) bitkiler olan palmiyeler, karakteristik görünüşleri nedeni ile genelde dıştan bakmakla tanınırlar. Ancak sikas, pandanus, kordilin ve yukka gibi benzer bitkiler acemiler tarafından palmiye ile karıştırılabilirler. Bitki sınıflandırmasında Modern Binominal sistemin kurucusu olan İsveçli Botanist Carl Von Linnaeus, zarif görünümleri ile palmiyeleri, bitkiler arasında “Prenses” olarak adlandırmıştır.
Genelde tropik ve subtropik iklim bölgelerinde yaşayan bu bitkiler, birkaç santim yükseklikten 60 metre yüksekliğe kadar değişik boyut gösterirler. Dünyadaki palmiye türü sayısı botanikciler arasındaki fikir ayrılıkları nedeni ile tam belirlenememiştir. 3000 dolayında palmiye türü olduğu kabul edilmektedir. Palmiyelerin büyük kısmı, tropik ve subtropik iklim bölgelerinde yaşamakla birlikte, 20 derece kuzey ile 20 derece güney enlemleri arasında palmiye yetişmektedir. Doğal olarak en kuzeyde bulunan palmiye, kuzey-batı ve güney-batı Akdeniz kıyı kuşağındaki, bodur Akdeniz Yelpaze Palmiyesi (Chamaerops humilis), en güneyde bulunan ise Yeni Zelanda’daki, Tıraş Fırçası Palmiyesi (Rhopalostylis sapida) dır.
Palmiyeler genellikle yaprakları ile taç oluşturan ağaçsı bitkilerdir. Çoğu tür tek gövdeye sahiptir. Bazı türlerde gövde toprak altında olabildiği gibi bazılarında, hiç gövde bulunmayabilir. Genelde palmiyelerin tek gövdeli olmalarına karşın bazı türler yan piçleri nedeni ile çok gövdelidir. Sarmaşık özelliğinde olan palmiyeler de mevcuttur. Palmiye yaprakları çok belirgin ve karakteristik şekle sahiptir. Çoğu türün yaprakları palmat (el ayası şeklinde) veya pinnat (tüysü) yapıya sahiptir. Palmat yerine, yelpaze şeklinde terimi de kullanılmaktadır. Ancak bunların dışında, değişik şekillerde yapraklar da görülür.
Bütün dünyada yaygın bir dağılım gösteren palmiyelerin en fazla tanınan ve kültürü yapılanları, gerek estetiği gerek ekonomik değerleri bakımından Hindistan Cevizi (Cocos nucifera) ve Arap Hurması (Phoenix dactylifera) dır. Afrika Yağ Palmiyesi (Elaeis guineensis) de ekonomik değeri en fazla olan palmiyelerdendir.
Tropiklerde palmiye yapraklarından ev duvarları ve çatılarının yapımında, yaprakçıklar ve yaprak saplarından örme çanta, sepet, şapka hatta bir çeşit kağıt yapılmasında yararlanılmaktadır. Palmiye gövdeleri, inşaat malzemesi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, sulama kanalları, küçük tekne, ok, mızrak yapımında da kullanılırlar. Metroksilon cinsi palmiyelerde, gövdenin iç fibröz kısmı, sago denilen saf karbonhidrat yapısında nişasta içermektedir. Bu nişasta yerliler tarafından besin maddesi olarak kullanılmaktadır. Yine bazı palmiyelerde gövde çizilerek elde edilen bol şekerli sıvıdan, şeker elde edilmekte veya bu sıvı fermente edilerek, alkollü içkiler yapılmaktadır. Kalamus ve benzeri tür, sarmaşık palmiye gövdeleri, “rattan” olarak adlandırılırlar. Bunlardan aynı bambudan olduğu gibi örme sandalye, sehpa, dolap ve diğer mobilya imal edilmektedir.
Bazı palmiyelerin büyüme ucu veya genç sürgünleri yenilmektedir. Bu yiyeceğe palmiye kalbi veya palmiye salatası denir. Birçok palmiyenin meyvesi yenmektedir. Bunlardan en fazla ticari değeri olanları, Hindistan Cevizi ve Hurmadır. Bazı palmiye tohumlarından da yemek ve kızartma için kullanılan yağ elde edilmektedir. Ayrıca palmiye tohumları işlenerek çeşitli süs ve ziynet eşyası yapılmaktadır.
Kuzey doğu Brezilyada bulunan Copernicia prunifera türü palmiyenin yapraklarından elde edilen Carnauba mumundan, otomobil ve ahşapta kullanılan bir cila yapılmaktadır. Hindistan cevizi (Cocos nucifera) meyvesinin sert dış kabuğunun üzerindeki liflerden paspas ve ip imal edilmektedir. Kabuğun kendi ise son yıllarda bitki üretiminde çok aranan bir ekim ortamı malzemesi olmuştur. Madagaskar kökenli Rafia Palmiyesi (Raphia rafinifera) yaprakçıklarından elde edilen rafya, sepet ve şapka yapımında bağlama mataryeli olarak kullanılmaktadır.
Tropikal ve subtropikal bölge vejetasyonunun en önemli öğelerinden olan palmiyeler yalnız çöl, deniz kumsalları veya çok sıcak bölgelerde değil, yüksek dağlarda veya tropikal ormanlarda ağaç altı örtüsü olarak da bulunurlar. Çin yelpaze palmiyesi (Trachycarpus fortunei) -18C dereceye dayandığı için Kanada’nın birçok yerinde ve İsviçre’de Alp dağlarının eteklerinde yaşayabilmektedir. Yine Afganistan ve İran’ın yüksek dağlık bölgelerinde bulunan Mazari palmiyesi (Nannorrhops rictchina) –21C° soğuğa dayanabilmektedir.
Seyşel Adaları’nda endemik olarak bulunan İkiz Hindistan Cevizi (Lodoicea maldivica), bitkiler dünyasında en büyük tohuma sahiptir. 6 yılda olgunlaşan meyveleri 20-25 kg ağırlığa ulaşabilirler. Madagaskar Rafya palmiyesinin (Raphia farinifera) tek bir yaprağı 20 metre uzunluktadır. Madagaskar’da bulunan Bismark Palmiyesi (Bismarckia nobilis) 20 metre ve And dağları Balmumu Palmiyesi (Ceroxylon alpinium)’nin boyu 60 metreye erişir. Bugün muhtemelen doğadan kaybolmuş olan, Paraguay’daki Lilliput Palmiyesinin (Syagrus lilliputiana) erişkinleri yalnız 10-15 cm boya sahiptir (Lilliput Gulliver’in seyahatleri romanındaki cüceler ülkesinin adıdır).
Ülkemizin ılıman bölgelerinde, birçok palmiyenin dış mekana uyum gösterebileceği ve bütün bölgelerde, iç mekanda palmiye yetiştirilebileceği açıktır. Palmiyelerin bakım ve uyumları birçok egzotik bitkiye göre daha kolaydır. Şimdiye kadar ülkemizde palmiyelerin yeterince ilgi görmemesi, bu konudaki bilgi yetersizliğine, kaynak yokluğuna ve birçok yetiştiricinin yavaş büyüdükleri için bu bitkileri ekonomik açıdan uygun görmeyip, üretimine girmemelerine bağlıdır.
PALMİYE DİKİMİ
1. Palmiye dikilecek çukur en az 150cm genişliğinde ve 120 cm genişliğinde açılmalıdır. Çukur altı drenajın iyi olması şarttır. Killi, suyu geçirmeyen ortamlarda, çukurun daha derin kazılması ve altta taş, moloz, kum gibi geçirgen malzeme serilmesi uygun olur. Ciddi drenaj sorunu varsa ve drenaj sağlanamıyorsa, önerimiz toprak kazılmadan palmiyenin kendi toprağı ile yerleştirilmesi ve etrafına uygun malzeme ile dolgu yapılmasıdır. Bu dolgunun yerinde kalmasının sağlanması için bir istinat duvarı gerekir.
2. Çukurdan çıkarılan toprak, organik maddeden fakir ise, tercihen yanmış keçi, yoksa koyun, o da yoksa inek gübresi ile karıştırılmalıdır. Doğal hayvan gübresi temin edilemediği durumlarda, yaprak çürüntüsü, törf, orman toprağı, kıyılmış çam kabuğu veya çam ibresi de kullanılabilir.
3. Sökülerek getirilen palmiyenin, gövdesinin toprağa birleştiği yer ile köke bağlı toprak alt ucu bir cetvelle ölçülür. Palmiye dikilecek çukur içi, satha bu ölçü kadar mesafe kalıncaya kadar, yukarda hazırlanan karışımla doldurulur. Palmiye Merkezi, özel palmiye nakil kiti içinde bulunan karışımın 1/3 ü zemine serpilir.
4. Nakil aracı üzerinde bulunan palmiye vinç veya kepçe yardımı ile çukur içine indirilir. Gövde dikey duruma getirildikten sonra, hazırlanan karışımın kalan kısmı, çukura doldurulur, üzerine “Palmiye Nakil Kiti”nden kalan 2/3 karışım, homojen bir şekilde serpilir. Bu işlem tamamlandıktan sonra, doldurulan karışım, beko veya insan gücü ile iyice sıkıştırılmalıdır.
5. Palmiyeler Kitabı (sayfa 20-24)nda gösterildiği gibi tespit işlemi yapılmalıdır. Bu tespit işlemi bilhassa uzun palmiyeler ve rüzgar alan bölgelerde büyük önem kazanır. Tespit işleminin en az 9 ay devam ettirilmesi, olası tehlikelere karşı önlemdir. Bağlanmış olan sürgün ucu da en az sonbahar yağmurlarına kadar bağlı kalmalıdır.
6. Bu işlemler bitince, palmiye etrafına 100-120cm çapında, etrafı yükseltilmiş, su tutucu bir yalak hazırlanır ve toprak iyice eminceye kadar su verilir. Bundan sonraki sulamalar toprağın nemine göre ayarlanır, ancak sıcak yaz günlerinde gün aşırı hatta bazen günlük su gerekebilir.
PALMİYE NAKLİNDE (TRANSPLANTASYONUNDA) DİKKAT EDİLECEK ÖĞELER
Nakil işi mutlaka yazın yapılmalıdır, çünkü nakil edilen palmiyelerin kökleri ölürler ve yeni kök gelişmesi için toprak sıcaklığına gereksinim vardır.Deneyimlerimize göre Akdeniz Bölgesinde en iyi nakil Nisan, Mayıs, Haziran aylarında, bu sürede yapılamamış ise Eylül Kasım ayları arasında yapılmalıdır.
Yerinden sökülen 8-10metre den uzun palmiyeler, diğer ağaç türlerinin aksine yeni yerlerine, eskisinden 50-100 cm aşağı dikilmelidir.
Sürgün ucundaki yapraklar, en son çıkan yaprak etrafında, bu yaprağı sarıp koruyacak şekilde bağlanmalıdır. Unutulmaması gereken nokta, palmiyeler yalnız bir sürgün ucu taşırlar (kardeşlenme yapmayanlar), bu uç ölürse palmiyede ölür.
Ağaç iyi bir şekilde tespit edilmelidir. Eğer gövde alt kısmı sallanırsa, yeni gelişen ince kökler koparlar ve ağaç tutmaz. Bunun için bir demirciye palmiye gövde kalınlığı ölçülerek, yaptırılan metal çember, gövdeye takılarak ağaç 4 bir yandan çevreye tespit edilmelidir. Demir çember ağacın 1/3 alt kısmına takılabilecek şekilde yaptırılmış iki adet yarım çemberden oluşur. Bu iki yarım çember uçlarından iki adet cıvata yardımı ile bir birlerine birleştirilirler. Ayrıca çember üzerinde çeliş halat tespiti için 4 adet demir halka bulunmalıdır.
(Palmiyeler kitabından alınmıştır)
Ülkemizde çok azımızın bildiği doğal palmiye toplulukları vardır. Ülkemiz doğal palmiyelerinin adı Datça Hurması (Phoenix theophrastii) ve yeni bulunan, muhtemelen P. theophrastii’nin bir alt türü olan Gölköy Hurmasıdır (P. Theophrastii spp Gölköy).
Datça-Girit Hurması (Phoenix theophrastii)
İsa’dan dört yüz yıl önce Yunan botanikçi Theophrastus, Girit adasında palmiye ağaçlarının bulunduğunu yazmıştır. 20. yüzyıl başlarında Girit adasındaki yabani palmiyelerin hurma “Phoenix dactylifera” olduğu sanılmakta idi. Ancak 1967 yılında İsveç’li botanikçi Dr Werner Greuter bunun ayrı bir tür olduğunu göstererek Theophrastus’a atfen, “Phoenix theophrastii” adını vermiştir. Böylece daha önce batı ve orta Akdeniz’de bulunan, Bodur Palmiye-Akdeniz Yelpaze Palmiyesi (Chamaerops humilis) dışında Avrupa kıtasında ikinci bir palmiyenin varlığı ortaya çıkmıştır. Bu palmiyeler Avrupa’da doğal olarak bulunan iki palmiye türünden biri olduğu için Avrupa ve Avrupalılar için büyük önem taşımaktadır. Yazarın notu: Yunanistan’ın siyasal sınırları içinde olan Girit Adası’nın, coğrafi olarak Asya Kıta sahanlığında olduğu düşünülürse, bu palmiyenin Avrupa’ya ait olmaması gerekir.
Adres: Ürünlü Mah Üçlü Sokak No 11 - Nilüfer / BURSA Tel: 0535 334 26 42 | ©2024 - www.yesilvadibotanik.com |